Evlilik aşkı öldürür sözünün kara sevda ile alakası nedir?
Eski dönemlerde bir kişinin kara sevdaya kapılması halinde tek bir çözümün olduğuna inanılırdı: Evlenmek.
Kişi her kime aşık olmuşsa öncelikle onunla evlenmesine gayret edilirdi. Eski dönemlerde toplum aşka günümüzde olduğundan daha çok saygıyla yaklaşırdı ve sevenlerin kavuşması için insanlar ellerinden geleni yapardı.
Eğer kişi uğruna kara sevdaya tutulduğu kişi ile evlenemiyorsa bu sefer başka bir şahıs ile zaman geçirilmeden evlenmesi için çaba harcanırdı. Çünkü eski dönemin bilginleri her türlü evliliğin aşkı öldürdüğüne ve kişiyi çok kısa sürede olgunlaştırarak normalleştirdiğine inanırlardı.
Günümüzdeki “Evlilik aşkı öldürür.” ifadesi de Osmanlılar döneminde Türklerden alınan bir fikirdir. Günümüzde neredeyse tüm dünyada kabul gören bu sözün çıkış yeri Anadolu topraklarıdır.
Kara sevda ile karşılıksız aşk aynı şeyler midir?
Kesinlikle aynı şeyler değildir. Karşılıksız aşk ile seven kişi her şeyden önce olumsuz bir karakterdir ve aşkına karşılık bulamadığı için tehlikeli bir kişi haline gelmiştir. Karşılıksız aşkla sevdiğini söyleyen kişilerin çok büyük bir kısmının ciddi psikolojik sorunları vardır ve bu insanlara karşı tedbirli olmakta fayda vardır.
Kara sevdaya tutulmuş bir kişi ise son derece hassas bir ruh haline sahiptir. Bu kişi deyim yerindeyse “karıncayı dahi incitmeyecek” ince ruhlu bir şahıstır. Aşk acısını yüreğinde yaşamasına rağmen insanlara olan sevgisini ve hayata dair umudunu asla yitirmemiştir.
Kara sevdanın bitmesi mümkün müdür?
Kara sevda ile seven bir şahsın aşkının bitmesi ya da eski gücünü kaybetmesi mümkün değildir. Zaten kara sevdayı diğer aşklardan ayıran temel özelliklerden biri de zamana karşı güçlü biçimde direnebilmesi ve asla azalmamasıdır.
Böylesine bir aşkla seven kişi aşkını yıllarca görmese bile asla sevgisinde en ufak bir azalma olmaz. Çünkü sevgilisini düşünmediği bir an dahi yoktur. Hayatındaki iyi-kötü her tür olayda sevgilisini hatırlar ve onun olması halinde olayların nasıl bir seyir alabileceğini düşünür.
Kara sevda ile seven bazı kişilerde kavuşma gerçekleşmediği için aşıklar kendi enerjilerini yönlendirebilecekleri alanlar ararlar. Politika, sanat, toplumsal hizmetler, iş yaşamına aşırı bağlılık ve kendini paralarcasına çalışma azmi aslında kara sevdanın kişiye yaptırdığı gölge oyunlarıdır. Perdenin arkasında bütün bu olup bitene sebep olan şey sönmeyen kara sevda ateşidir.
İlginizi Çekebilir: Erkekler Ne İster 15 Harika Cevap
Kara sevda ifadesi ilk defa nasıl ortaya çıkmıştır?
Kara sevda ifadesi ilk defa Osmanlılar döneminde şiirlerde görülmüştür. Önceleri sadece bir edebiyat terimidir ve halk bu ifadeden habersizdir. İstanbul ve çevresinde okumuş ve Arapça, Farsça gibi yabancı dil bilen dönemin entelektüel kişileri bu kelimeyi kullanırken halkın bu ifadeden haberi dahi yoktu.
Ancak kaderin garip bir cilvesi ki zamanla halk bu kavramı aşkı karşılamak üzere sıkça kullanmaya başlayınca İstanbul merkezli “okumuş şahsiyetler” bu tabiri ağızlarına almaz oldular. Hatta kara sevdayı “az okumuş, yoksul kesimlerin sevgi anlayışı” olarak yaftaladılar. Günümüzde halen belli kesimlerde kara sevda deyince “köylü ve yoksul kesimlerin aşk anlayışı” anlaşılmaktadır. Oysaki gerçekte kara sevda “aşkın en güçlü hali”ni karşılayan bir sıfattır.
Siyah nokta ile kara sevda arasında ne tür bir anlam ilişkisi vardır?
Eski dönemlerde iki sevgilinin ilk bakışması sırasında kalplerinde çok küçük bir siyah noktanın belirdiğine inanılırdı. Bu siyah noktanın aslında aşıkların yüreğindeki aşk ateşinden artakalan iz olduğu kabul edilirdi.
Bu ilk bakışmadan sonra yürekteki yangın hiç sönmez ve devamlı olarak kalbi yakarak siyah noktaları çoğaltırdı. Bir süre sonra kalp o kadar sevgili arzusu ile yanardı ki aşktan kapkara kesilirdi. İşte aşkın bu aşamasına kara sevda adı verilirdi.
Burada anlattığımız kara sevda tanımı 13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar yazılan sayısız şiirde geçen ortak bir motiftir.
Günümüzde birisini kara sevda ile sevmek mümkün mü?
Dijital çağın ve sanal alemin tüm duyguları mecrasından çıkardığı ve bu nedenle hiçbir saf duygunun yaşanamayacağını iddia eden pek çok düşünür vardır. Bunlara göre sanal gerçeklik her türlü duygunun önüne geçmiş ve “aşk, sevgi, muhabbet ve elbette ki kara sevda” gibi duygular tamamen anlamsızlaşmıştır.
Buna karşın kimi önemli sosyal iletişim uzmanları asıl her şeyin anlamsızlaştığı böyle ortamlarda aşkın filizlendiğini öne sürmektedir. Bu araştırmacılara göre “Aşk bir anlam bulma arayışı olup kendini ve yaşamı değerli kılma çabasıdır.” İşte bu nedenle sanal çağ, hayatı anlamlı ve değerli kılmak isteyenler için en güzel aşkların yaşayacağı yüzyıl olacaktır. Bizce de bu görüş akla daha yatkın görünmektedir ya da temennimiz o yöndedir.
En Etkili Aşk ve Muhabbet Duaları Kitabı ile ilgili okuyucu yorumları herkesi şaşırtıyor, bizi de gerçekten şaşırttı. Aşağıdaki mucizevi yorumları okuyunca siz de bize hak vereceksiniz.
Buraya tıklayıp bu değerli eseri (En Etkili Aşk ve Muhabbet Duaları Kitabı'nı) indirin.